Hemodiyaliz Su Arıtma Sistemleri
Genel Tanımlar
Su
Yeryüzündeki tüm canlıların yaşamsal gereksinimi, vazgeçilemez temel bir maddesidir. Dünyada bulunan suyun %97.5 u okyanuslar ve denizlerdeki tuzlu sudur.Temiz sular kutuplardadır %1.7 ayrıca içilebilen sular ise %0.8 oranında göller, nehirlerde bulunur. Türkiye’de su tüketimi yılda 110 milyar metre küptür. 95 milyarı ülke içinden, 3 milyarı yurt dışından gelip denize dökülen nehirlerden,12 milyarı yer altı kaynaklarından sağlanmaktadır.
Türkiye’de ve Dünyada Su Tüketimi ve Önemi
Türkiye’de temiz suya erişebilirlik oranı gelişmiş ülkelere nazaran daha düşük oranlardadır. Temiz su kaynakları denetimlerden, koruma ve kontrolden mahrumdur. Bu konuda araştırmalara hız verilmelidir. Diğer ülkelerde inanılmaz çalışmalar, koruyucu kanunlar yapılmıştır. Örnek olarak Amerika oldukça fazladır. Su tüketimi kişi başına, Amerika’da 600 lt, Avrupa’da 200 lt, Türkiye’de 111 lt, Hindistan’da 50lt, Afrika’da 30 lt dir. Türkiye’de su standartlar TSE standartlarına uygunluk göstermelidir. Ayrıca bazı üniversitelerimizde su ile ilgili standartları geliştirilmektedir.
Suyun Vücudumuzdaki Temel İşlevi
Suyun vücuttaki temel işlevi, vücut sıcaklığını 36,5°C’de sabit tutmaktır. Böylece yaz güneşi altında veya karlı bir günde vücut işlevleri, değişen dış hava sıcaklıklarından fazla etkilenmez. Suyun diğer temel bir işlevi besinlerin hazmedilmesini kolaylaştırmaktır. Besinler veya atıklar su içinde çözünerek vücut dokularına girip çıkarlar. Günde 8 bardak su içmek hazımsızlık sorunlarının çözümüne katkıda bulunur.
Suyun önemi ortaya çıkması konu ile ilgili standartların tekrar gözden geçirilmesine neden olmuştur.
Sadece sudaki mikroorganizmalar ve endotoksinler suyun kalitesinin belirlenmesi açısında yeterli görülmediği bunun yanında inorganik ve organik maddeler, ağır metal iyonları, kolloditler ve diğer safsızlık unsurlarının sudaki konsantrasyonları suyun kalitesinin belirlenmesinde önemli bir parametre olarak kabul edilmiştir.
Suda Bulunan Maddeler
Bulanıklık ve Renk : tüm sularda en belirgin kirlenme parametresi olan bulanıklık, suda askıda katı madde, planktonlar, organik maddeler , silis, tortu kaynaklıdır, renk , suya karışmış olan inorganik maddelerden olabileceği gibi organik maddelerin ayrışması sonucu da meydana gelebilir, sarı veya kahverengi renkler ,ekseriya organik maddelerin ayrışması sonucudur, demir tuzları sulara kırmızı, mangan tuzları ise sulara siyah renk verirler bulanıklık ve renk temel olarak kartuş filtreler ve kum filtreleri vasıtası ile giderilir.
Nitrat ve Nitrit: nitrat ve nitrit tuzları suda doğal olarak da bulunabilir, genellikle insanların yol açtığı bir kirlilik göstergesidir. en yaygın nitrat ve nitrit kirlenmesi kaynağı hayvan atıkları, kanalizasyonlar ve sanayide kullanılan kimyasal gübrelerdir.
Mangan: Demir kadar çok rastlanan bir mineral değildir. koyu renkte neredeyse siyah bir çökelti oluşturur.
İletkenlik: Bir suyun elektriksel iletkenliği, su içinde çözünmüş olarak bulunan iyonların cinsi ve konsantrasyonuna bağlıdır. Çözünmüş tuz konsantrasyonu arttıkça elektriksel iletkenlikte de artış olur. bu nedenle suların elektriksel iletkenliği ölçülerek su içinde çözünmüş toplam tuz miktarı hakkında bilgi edinilebilir.
Klorür: Klorür iyonu yeryüzünde en çok rastlanan anyondur. başta deniz suları olmak üzere bütün sular hatta yağış suları bile klorür içerir.bütün klorür tuzları suda çok kolay çözünür bunun sonucu olarak yüzeysel sulara klorür karışır. doğal tatlı sular içinde 10-100 mg/l klorür
Demir: Yaygın bir kirleticidir. içme ve kullanma suyunda 0,3 mg/l den fazla olması suyun tadını bozar, 1 mg/l den fazla olur ise suda yaşayan canlılar için zararlı etki yapar. Bir hemodiyaliz hastasının kanı haftada üç gün ve her diyaliz seansında 120 litre olmak üzere toplam 360 litre su ile muamele görmektedir.
Normal bir insan günde 2 litre su tüketmekte olup buda haftada 14 litre su demektir.
Sağlıklı insanlarda suyun alımı ve vücuttan atımı sindirim sistemi (gastrointestinal )kanalı ile gerçeklemektedir. İnsan sağlığı için zararlı olabilecek maddeler vücuttan kana karışmadan atılmakta veya kana karışmış olan toksik maddeler böbreklerin(selektif semipermable) yardımı ile kandan ayrılmaktadır.
Ancak hemodiyaliz hastalarında böbrekler görevini görmediği için kanın temizlenmesi diyalizer yardımı ile yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavisinde kullanılan diyalizerler yarı geçirgen bir zar olup, seçiciliği(selective semipermeable ) yoktur.
Şehir şebeke suyunda normal olarak bulunan 100mg/l Kalsiyum ve 30 mg/l magnezyum, normal insana zarar vermez iken aynı miktar hemodiyaliz hastası için toksik etki taşır. Hastanın kanı haftada 360 litre diyalizat ile temizlenmeye çalışılırken aynı zamanda 360 litre suyun getirdiği 3600 mg kalsiyum ve 1200 mg magnezyum ile muhatap olmaktadır.
Diyalizerler yarı geçirgen olup seçici özelliği olmadığı için belli büyüklükteki maddeler membrandan geçerek kana karışabilmektedir.
Sonuç olarak: Hemodiyaliz hastası normalden en az 25 kat daha fazla suda bulunan maddelerden etkilenmektedir.
Hemodiyalizde Kullanılan Su Sistemlerinin Gelişimi
1960’ larda: 25µm hassasiyetinde filtrasyon yapabilen filtrelerin kullanımı ile diyalizde, sadece askıda katı maddeler tutulurdu.
1970’ lerde: Karşılaşılan sendromların Su kaynaklı olduğu anlaşıldı
- Sert Su Sendromu (Ca / Mg kaynaklı)
- Hemoliz (Chloramines kaynaklı)
- Ağır metal zehirlenmesi (Al / Cu)
- Bakteriyel enfeksiyon
sebepleriyle su sistemleri dizayn edilmeye başlandı.
1980’ lerde: Özellikli su sistemleri kullanılmaya başlandı.
Ön arıtım, Saflaştırma ve İleri arıtım teknikleri
Günümüzde Ultra Saf Su kullanımı artarak yayılmaktadır. Hemodiyalize kıyasla, hemofiltrasyonda ve hemodiafiltrasyonda daha nitelikli suya ihtiyaç vardır. Sudaki endotoksin ve endotoksin fragmantlarının diyalizörlerden geçebilmesi sebebiyle ve on-line hemofiltrasyonda ve hemodiafiltrasyonda diyalizattan infüzyon solüsyonu yapılması nedeniyle Ultra Saf Su kullanımı çok daha önemlidir. Ultra Saf Su özellikle On-line HF ve HDF uygulamalarında standart haline gelmiştir.